Sefil cümleler kurulurdu dudaklarıma
sen yokken,
ve sen yokken
varlığım azalırdı varlığın ağırlığında
Sesi çalınmış ağzımın
yarasından kanardı düşler.
Yolları çatallanan gönül bahçemden,
bükülen bir karanfil başını
atınca kucağından toprak;
asılırdı gökkuşağı boynumdan,
şehrin paslı demirlerine çığlıklarım.
Sıyırırdı; etimi kemiğinden bir kara tren,
sönerken hayaller,
giderken bir babavatan,
usul usul yanıma düşerdi kollarım.
Sonra; bir anne geçerdi hissi,
saçlarımın tünellerinden,
elleri yüreğime değerdi.
Ulurken gün doğumu
yabancılıyordum
dünü,
bugünü.
Kanatları lekeli bir kuş
konduğunda pencereme
yaslanırdı başım taş bağırlı bir dağa.
İmlası, kırık dökük bir evin ortasında
birbirine karışırdı öksüz emzik tadları.
Gücenikti kalbim yitik azıklarıma,
gücenikti duruşlarım,
yürek burkan yağmura.
Henüz güneş görmemiş şiirlerim vardı;
dilimde mavi makamlı besteler,
fikirlerim boğuluyordu,
şehrin azgın sularında.
Kalemimin kınası,
dalgalarla kayboluyordu…
Yaşı yoktu aşkın,
teni yoktu,
dili yoktu.
Beni,
beni anlayandan sorun.
Tek sevdiğime.
Şiirler demler şimdi,
yürek ateşinde…
EbRu Asya //
Yazar olmak için kaydolabilirsiniz. Yeni Gönderi Oluştur
Yorumlar
Loading…