gece keskin bıçak, vurdukça körelen
acı zamansız, kanat sesi mi o gelen
güneş sivri buzul, yandıkça eriyen
nefes dumansız, süvari atı mı ter döken
ay dumanla zuhur, seyr ettikçe küçülen
keşkiler nasipsiz, kof kelimeler mi çiğnenen
zaman kırık iğne, kullandıkça küçülen
adımlar hep yüreksiz, sorgu odası mı görülen
sevgi kaf dağında, işlendikçe güzelleşen
dağ kuytuda kalmış, deva mı seferde gizlenen
vesvese başucunda, kovuldukça yerleşen
üstâdca haykırış gerek demen için, sen misin gelen!
Yazar olmak için kaydolabilirsiniz. Yeni Gönderi Oluştur
Yorumlar
Loading…